Blog
12 MART İSTİKLAL MARŞI’NIN KABULÜ
- Mart 12, 2025
- Yayınlayan: admin
- Kategori: Adverisement Hobbies izmirykskursları LGS Duyurular LGS Rehberlik Technology Uncategorized YKS Duyurular YKS Rehberlik

12 Mart, Türkiye Cumhuriyeti’nin milli marşı olan İstiklal Marşı‘nın Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edildiği tarihtir. 12 Mart 1921’de kabul edilen bu marş, Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılmış ve marşın bestesini ise Zeki Üngör yapmıştır.
İstiklal Marşı, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini simgeleyen, halkın kahramanlık ruhunu ve vatan sevgisini yücelten önemli bir eserdir. Marşın kabulü, Türk milletinin Kurtuluş Savaşı’na verdiği direncin bir simgesi olarak halk arasında büyük bir anlam taşımaktadır.
Bu gün, her yıl Türkiye’de İstiklal Marşı’nın kabulü anısına çeşitli törenler düzenlenir.
İstiklal Marşı’nın yazılması için düzenlenen yarışma, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlık mücadelesi ve Kurtuluş Savaşı’nın zor şartları altında halkın moral ve birliğini güçlendirmek amacıyla yapılmış önemli bir etkinliktir. 1919 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından başlatılan bu yarışma, marşın kabulü için belirlenen tarih olan 12 Mart 1921’e kadar sürdü.
İstiklal Marşı için düzenlenen yarışmanın detayları şöyle gerçekleşti:
1. Yarışmanın İlanı ve Amacı
1919 yılında, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önerisi ve Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver’in girişimiyle bir milli marş yazılması için bir yarışma düzenlenmesi kararlaştırıldı. Yarışma, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini simgeleyen ve halkın moralini yükselten bir marşın oluşturulması amacı taşımaktaydı. Yarışmaya katılan şairlerin, Türk milletinin ruhunu ve kahramanlık destanını dile getiren bir şiir yazmaları bekleniyordu.
2. Yarışmaya Katılım
Yarışma için duyuru yapıldığında, çok sayıda şair başvuruda bulundu. Bu şairlerin arasında Mehmet Akif Ersoy da vardı. Ancak Mehmet Akif, yarışmanın ödülünü almak istemediğini daha baştan belirtmişti. Çünkü ona göre, böyle ulusal bir değeri parayla ölçmek doğru olmazdı. Bunun dışında, Ersoy’un yarışmaya katılma kararının ardında, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini ve Kurtuluş Savaşı’nı daha derinden anlaması ve bu mücadeleyi anlatma isteği yatıyordu.
3. Yarışmanın Şartları
Yarışma için belirli şartlar konmuştu. Şiir, bağımsızlık mücadelesini ve Türk milletinin kahramanlık ruhunu en iyi şekilde anlatmalıydı. Ayrıca, marşın müzikle uyumlu olması, halkın kolayca benimseyip söyleyebilmesi önemli bir unsurdu. Yarışmaya katılacak şiirlerin, Türk milletinin moralini yükseltecek ve ulusal birliğini pekiştirecek nitelikte olması gerekiyordu.
4. Mehmet Akif’in Katılımı
Mehmet Akif Ersoy, yarışmaya katılmaya karar verdi ve “İstiklal Marşı”nı yazmaya başladı. Akif, çok derin bir anlam ve duygu yüklediği bu eserde, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin sembollerini ve Türk halkının kahramanlık tarihini işledi. Şiirini tamamladıktan sonra, marşı TBMM’ye sundu.
5. Jüri ve Seçim Süreci
Yarışmanın jürisi, dönemin önemli kültür ve sanat adamlarından oluşuyordu. Şiirlerin değerlendirilmesinde, halkın bağımsızlık mücadelesini anlatma gücü, şiirin içeriği ve anlam derinliği gibi unsurlar göz önünde bulunduruldu. Mehmet Akif Ersoy’un “İstiklal Marşı”, bu kriterlere en uygun ve etkileyici eser olarak kabul edildi.
6. Sonuç ve Marşın Kabulü
12 Mart 1921 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı “İstiklal Marşı”nı milli marş olarak kabul etti. Ersoy, ödül olarak verilen parayı kabul etmedi ve bunun yerine, marşın sadece Türk milletine ait olmasını istedi.
Marş, Türk milletinin özgürlük, bağımsızlık ve kahramanlık mücadelesinin simgesi oldu. Ersoy’un “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” gibi dizeleri, Türk milletinin bağımsızlık için verdiği mücadeleyi ve Türk bayrağının kutsallığını vurgulamaktadır.
7. Marşın Bestelenmesi
Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı marş, bir süre sonra bestelenmek üzere çeşitli denemelere tabi tutuldu. Yarışmalar yapıldı, ancak en uygun beste bulunana kadar zaman alındı. Zeki Üngör tarafından yapılan besteyle, marş halk arasında kolayca benimsenmeye başladı. Ancak İstiklal Marşı, çeşitli besteciler tarafından da benimsenmiş ve halk arasında yayılmıştır.
Sonuç
Bu yarışma, sadece bir edebi yarışma değil, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin sembollerinden biri olmuştur. İstiklal Marşı, sadece bir şiir değil, Türk milletinin kurtuluş mücadelesinin, kahramanlık tarihinin ve özgürlük arzusunun simgesidir. 12 Mart 1921’de kabul edilmesi, Türk milletinin bağımsızlık yolundaki kararlılığını ve direncini tüm dünyaya duyurmuştur.
Mehmet Akif Ersoy (1873-1936)
Türk edebiyatının önemli şairlerinden biridir ve özellikle İstiklal Marşı ile tanınır. Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesi haline gelen bu marş, onun en bilinen eseridir. Akif, sadece bir şair değil, aynı zamanda bir öğretmen, veteriner hekim, gazeteci ve siyasetçidir. Kendisi, Türk milletinin kültürel ve sosyal hayatına derin izler bırakmış önemli bir figürdür.
Hayatı
Mehmet Akif Ersoy, 1873 yılında İstanbul’da doğdu. Babası, aslen Bosnalı olan Tahir Efendi, annesi ise İstanbul doğumlu bir kadındı. Akif, ilk öğrenimini İstanbul’da aldıktan sonra, Mülkiye İdadisi’ne (günümüzdeki İstanbul Üniversitesi’ne yakın bir okul) devam etti. Buradan sonra veterinerlik eğitimi almak üzere eğitimini tamamladı ve Veteriner Hekim olarak çalıştı.
Edebiyat Kariyeri
Mehmet Akif, şiirlerinde genellikle toplumun sorunlarına, dinî ve ahlaki değerlere, vatan sevgisine ve insanlık hallerine değinmiştir. Akif, edebiyat dünyasında, özellikle halkı bilinçlendiren ve moral veren eserleriyle tanınır. Şiirlerinde, milliyetçilik, bağımsızlık ve özgürlük gibi temalar ön plana çıkar.
Akif’in ilk önemli eseri, “Safahat” adlı şiir kitabıdır. Safahat, yedi bölümden oluşur ve Türk milletinin çeşitli sosyal, dini ve toplumsal sorunlarına dair önemli yorumlar içerir. Bu eser, onun en bilinen ve en önemli edebi çalışmalarından biridir.
İstiklal Marşı
Mehmet Akif Ersoy, 1921 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından düzenlenen İstiklal Marşı yarışmasına katıldı. İstiklal Marşı, dönemin bağımsızlık mücadelesi içinde, Türk milletinin kahramanlık tarihini ve özgürlük mücadelesini simgeliyor. Akif, bu marşı yazarken ödül kabul etmedi, çünkü marşın sadece Türk milletine ait bir değer olmasını istedi. Marşın kabulü, 12 Mart 1921’de gerçekleşti ve o günden itibaren Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi milli marşı oldu.
Akif’in Duruşu ve Hayatı
Mehmet Akif, edebiyat dünyasında sadece bir şair olarak değil, aynı zamanda bir düşünür ve fikir adamı olarak da yer alır. Onun düşüncelerinin temelinde toplumculuk, bağımsızlık ve özgürlük gibi evrensel temalar bulunur. Akif, zaman zaman Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve Türk milletinin modernleşme süreci üzerine de önemli fikirler ortaya koymuştur.
Akif, sadece bir sanatçı olarak değil, aynı zamanda bir milliyetçi ve ulusal kahraman olarak da tanınır. O, Türk milletinin haysiyetini ve bağımsızlığını her şeyin önünde tutmuştur. Bununla birlikte, zaman zaman şeriatçı düşüncelerle eleştirilse de, özgürlük ve bağımsızlık gibi evrensel değerlere olan bağlılığı onu geniş bir kitle tarafından sevilen ve saygı duyulan bir figür haline getirmiştir.
Son Yılları ve Ölümü
Mehmet Akif, 1936 yılında İstanbul’da hayatını kaybetti. Ölümünden sonra geriye büyük bir edebi miras bırakmış, özellikle İstiklal Marşı ile Türk milletinin kalbinde sonsuza kadar yaşayacak bir iz bırakmıştır. Akif’in eserleri, Türk edebiyatının en değerli klasiklerinden biri olarak kabul edilir.
Mehmet Akif Ersoy, yalnızca bir şair olarak değil, aynı zamanda bir fikri önder olarak da Türk milletine çok büyük katkılarda bulunmuş, özellikle bağımsızlık mücadelesinde halkı harekete geçiren önemli bir figürdür.
İSTİKLAL MARŞI
Kahraman Ordumuza
Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım,
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın,
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın,
Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda.
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli,
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecdile bin secde eder, varsa taşım,
Her cerihamdan, İlahî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruhumücerret gibi yerden naaşım,
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal.
Mehmet Akif Ersoy