Blog
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOÇUK BAYRAMI
- Nisan 23, 2025
- Yayınlayan: admin
- Kategori: Adverisement Hobbies izmirykskursları LGS Duyurular LGS Rehberlik Technology Uncategorized YKS Duyurular YKS Rehberlik

23 Nisan 1920’nin tarihî, kültürel ve siyasi anlamını daha fazla genişleterek detaylı bir anlatım yapalım. Bu süreç, sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmakla kalmamış, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini, egemenlik haklarını, güçler birliği ilkesini benimsemesini sağlamıştır. Bu anlamda 23 Nisan, sadece bir meclisin açılması değil, Türk milletinin kendi kaderini tayin etme iradesini dünyaya ilan ettiği önemli bir gündür.
23 Nisan 1920: TÜRK MİLLETİ’NİN EGEMENLİK MÜCADELESİ
1. Osmanlı İmparatorluğu’nun Çöküşü ve I. Dünya Savaşı’nın Sonuçları
I. Dünya Savaşı’na Katılım ve Sonuçları
- Osmanlı İmparatorluğu, I. Dünya Savaşı’na İttifak Devletleri tarafında katıldı, ancak savaşın sonunda mağlup oldu.
- Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918) ile Osmanlı İmparatorluğu fiilen sona erdi. Bu antlaşma, Osmanlı topraklarının işgalini ve bölünmesini kolaylaştırdı.
- İstanbul’un işgali (16 Mart 1920) ve İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali (15 Mayıs 1919) gibi gelişmeler, halk arasında büyük bir tepkiye yol açtı ve bağımsızlık mücadelesinin zeminini hazırladı.
2. Heyet-i Temsiliye ve Ankara’nın Seçilmesi
Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a Çıkışı (19 Mayıs 1919)
- Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak, Kurtuluş Savaşı’nı başlattı ve halkı örgütlemeye başladı.
- Erzurum ve Sivas Kongreleri ile millî irade oluşturulmaya çalışıldı.
- Bu dönemde Heyet-i Temsiliye, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden seçilen temsilcilerden oluşuyordu ve Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin liderliğini üstlendi.
Ankara’nın Stratejik Önemi
- Ankara, o dönemde işgal edilmemiş tek büyük şehir olarak güvenli bir merkez haline geldi.
- Mustafa Kemal ve arkadaşları, burada egemenlik ve bağımsızlık mücadelesi için güçlü bir merkez kurmayı hedefledi.
- 23 Nisan 1920, bu merkezdeki ilk adım olarak tarihe geçti. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) burada açıldı.
3. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) Açılışı (23 Nisan 1920)
Meclisin Kurulma Kararı
- Mustafa Kemal Paşa, Anadolu’da halkın egemenliğini temsil eden bir meclis kurmayı, bağımsızlık mücadelesinin ön şartı olarak görüyordu.
- 23 Nisan 1920, yalnızca bir meclisin açılmasından ibaret değildi, aynı zamanda bağımsızlık ve milli egemenlik için bir başlangıçtır.
- İstanbul’daki Osmanlı Meclisi’nin dağılması ve hükümetin işgaller karşısında etkisiz kalması üzerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi, halkın iradesini yansıtan yeni bir yönetim merkezi olarak ortaya çıktı.
Meclisin Yapısı ve İşlevi
- TBMM, halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşuyordu. Güçler birliği ilkesine dayanarak, yasama, yürütme ve yargı yetkilerini meclis elinde topladı.
- Mustafa Kemal Paşa, meclisin başkanı olarak seçildi ve meclis, Kurtuluş Savaşı’nı yönetme ve Türk milletinin egemenliğini tesis etme işlevi üstlendi.
- Meclis, Milli Mücadele’nin stratejisini belirleyen, Misak-ı Milli gibi kararlarla Türk milletinin sınırlarını ve bağımsızlık haklarını belirleyen bir organ haline geldi.
Mustafa Kemal Paşa’nın Açılış Konuşması
- 23 Nisan’da meclisin açılışında, Mustafa Kemal Paşa, şu önemli sözleri söylemiştir:
“Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir.”
- Bu söz, Türk milletinin egemenliğini kazanacağı ve halkın iradesinin devlet yönetiminde belirleyici olacağı anlayışını resmen kabul ettirmiştir.
- Osmanlı İmparatorluğu‘nun son bulması ve Türk milletinin kendi kaderini tayin etme hakkına sahip olması, bu sözlerle ilan edilmiştir.
4. 23 Nisan’ın Bağımsızlık ve Egemenlik Mücadelesindeki Yeri
Bağımsızlık ve Ulusal Egemenlik
- TBMM, bağımsızlık mücadelesini öncelikli hedef olarak kabul etti ve hemen Misak-ı Milli’yi kabul etti. Bu metin, Türk milletinin bağımsızlık sınırlarını çizen bir uluslararası belge haline geldi.
- Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi, TBMM tarafından planlı bir şekilde yürütüldü. Bu meclis, hem diplomatik hem de askeri kararlar alarak Kurtuluş Savaşı’nı yönetmeye başladı.
Kuvâ-yi Milliye ve Kurtuluş Savaşı’nın Yönetimi
- Kuvâ-yi Milliye, yerel direniş örgütlerinin birleşmesiyle ortaya çıktı ve TBMM tarafından yönlendirildi.
- Sakarya Meydan Muharebesi (1921) ve Büyük Taarruz (1922) gibi zaferlerle, Yunan işgali sona erdirildi ve Türk toprakları kurtarıldı.
- İtilaf Devletleri ile yapılan Lozan Antlaşması (1923) ile Türk milletinin bağımsızlık sınırları uluslararası alanda da kabul edilmiştir.
5. 23 Nisan’ın Bayram Olarak İlan Edilmesi:
Atatürk’ün 23 Nisan’ı Çocuklara Armağan Etmesi
- Mustafa Kemal Paşa, 23 Nisan’ı “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak ilan etmiştir.
- 23 Nisan 1929‘dan itibaren, bu bayram her yıl çocuklara adanmış bir bayram olarak kutlanmaya başlandı.
- Çocuklar, Cumhuriyetin geleceğini temsil ettiği için, bu bayramda çocukların da katılımı önemsenmiştir.
Ulusal ve Uluslararası Boyut
- 23 Nisan, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesi olmasının yanı sıra, çocuklara adanmış ilk ve tek bayramdır.
- Bu bayram, dünya çapında birçok ülkede kutlanan, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu simgeleyen bir gün haline gelmiştir.
6. 23 Nisan’ın Kültürel ve Sosyal Etkileri
Cumhuriyet’in Temellerinin Atılması
- Büyük Millet Meclisi, sadece bir hükümet organı değil, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atan bir kurucu meclis oldu.
- Kuvâ-yi Milliye hareketi ve Türk Kurtuluş Savaşı sayesinde, meclis demokratik bir rejimin temellerini atmış, Türk milletinin iradesini savunmuştur.
Atatürk’ün Çocuklara Verdiği Değer
- 23 Nisan’ın çocuklara armağan edilmesi, Atatürk’ün çocuklara verdiği önemin en güzel ifadesidir.
- Atatürk, çocukları geleceğin liderleri olarak görmüş ve onların eğitimi, sağlığı ve mutluluğu için birçok yenilikçi adım atmıştır.
Sonuç Olarak:
- 23 Nisan 1920, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesi olmuş ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmıştır.
- Bu meclis, halkın iradesinin egemen olduğu, güçler birliği ilkesinin uygulandığı bir meclis olarak, Kurtuluş Savaşı’nı başarıyla yürütmüş ve Cumhuriyet’in inşasında kritik bir rol oynamıştır.
- 23 Nisan, Türk milletinin özgürlük mücadelesinin simgesidir ve aynı zamanda dünyadaki tüm çocuklar için de özel bir bayramdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), 23 Nisan 1920 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk tarafından kuruldu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atan en önemli kurumlardan biridir. TBMM’nin kurulması, Türk milletinin egemenliğini yeniden kazanması ve bağımsızlık mücadelesinin başarıya ulaşmasında kritik bir dönüm noktasıydı. Bu meclisin özellikleri, sadece siyasi değil, aynı zamanda sosyal, kültürel ve hukuki birçok yeniliği de içinde barındırıyordu.
İşte kurulan TBMM’nin başlıca özellikleri:
1. Egemenlik Kayıtsız Şartsız Millete Aittir
- TBMM’nin en temel ilkelerinden biri, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğudur. Bu, Mustafa Kemal Paşa tarafından 23 Nisan 1920’deki açılış konuşmasında açıkça ifade edilmiştir.
- Osmanlı İmparatorluğu’ndan farklı olarak, bu meclis, halkın iradesini ve milletin egemenliğini esas alarak, yönetim kararlarını alıyordu. Egemenlik halkın elinde olup, meclisin temsilcileri bu egemenliği halk adına kullanıyordu.
2. Güçler Birliği İlkesi
- TBMM, güçler birliği ilkesini benimsemiştir. Yani, yasama, yürütme ve yargı yetkileri, tek bir organ olan TBMM’de toplanmıştır. Bu da Osmanlı’daki güçler ayrılığı anlayışından farklıdır.
- Güçler birliği, meclisin aynı zamanda hükümeti oluşturması ve meclisin onayıyla yasaların kabul edilmesi gibi işlemleri doğrudan yapabilmesinin önünü açtı. Ayrıca yargı, yürütme ve yasama işlevleri meclis bünyesinde bir arada çalıştı.
3. Temsilci Tabanlı Yapı
- TBMM, halkın temsilcilerinden oluşuyordu. Anadolu’nun çeşitli köy ve kasabalarından gelen temsilcilerle milletin iradesi meclise taşındı.
- Temsilciler seçimle belirlenmişti. Bu, halkın doğrudan temsili anlamına gelir. İstanbul’daki padişah yönetiminin aksine, meclis halkın temsilini esas alarak kuruldu.
4. Milli Egemenlik ve Bağımsızlık
- TBMM’nin açılmasıyla birlikte, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi de en üst düzeyde temsil edilmeye başlandı. Meclis, Misak-ı Milli’yi kabul ederek, Türk milletinin uluslararası sınırlarını belirleyen önemli bir adım attı.
- Meclis, bu bağlamda sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına değil, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık mücadelesine de liderlik etti.
5. Mustafa Kemal Paşa’nın Liderliği
- Mustafa Kemal Paşa, TBMM’nin ilk başkanı olarak seçildi ve Kurtuluş Savaşı’nın lideri oldu. Meclis, onun liderliğinde stratejiler belirledi ve savaşın yönünü belirleyen kararlar aldı.
- Atatürk, meclisin açılışında yaptığı konuşmalarda, “Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir” sözleriyle halk egemenliğinin önemini vurgulamıştır.
6. Meclisin Çoğulcu ve Demokratik Yapısı
- TBMM, çok sayıda siyasi ve sosyal kesimi bir araya getiren bir yapıydı. Farklı bölgelerden gelen temsilciler, kendi halklarının isteklerini mecliste dile getirebiliyordu.
- Meclisin ilk yıllarında, özellikle Kuvâ-yi Milliye gibi halk direnişi hareketlerinin temsilcileri de yer aldı. Bu durum, meclisin çeşitli fikirlerin ve güçlerin birleşmesiyle güçlenmesine olanak sağladı.
7. Savaşın Yöneticisi ve Karar Verici
- TBMM, sadece yasama işlevi görmekle kalmadı, aynı zamanda savaşın yönetimi ve strateji belirleme konusunda da yetkilere sahipti.
- Kurtuluş Savaşı boyunca, meclis kararları doğrultusunda, Sakarya Meydan Muharebesi (1921) ve Büyük Taarruz (1922) gibi önemli askeri harekâtlar gerçekleştirildi.
- Türk ordusunun zafer kazanması, TBMM’nin aldığı stratejik kararlarla mümkün oldu.
8. Bağımsız Bir Hukuk Sistemi
- TBMM, bağımsızlık mücadelesinin hukuki temelini atmıştır. Meclis, özellikle Misak-ı Milli ile Türk milletinin sınırlarını ve egemenliğini uluslararası alanda güvence altına almıştır.
- Ayrıca 1921 Anayasası gibi belgelerle, Türk devletinin hukuk düzenini kurmuş ve bu düzenin temellerini atmıştır.
9. İlk Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (1921 Anayasası)
- TBMM, 1921’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk anayasasını kabul etti. Bu anayasa, halkın egemenliğini ve meclisin yetkilerini belirleyen bir belgedir.
- Anayasa, meclisin yasama ve yürütme yetkilerini birleştirdiği bir sistemi ortaya koydu. Bu sistem, egemenliğin millete ait olduğu ilkesiyle şekillendi.
10. Uluslararası Tanınma ve Lozan Antlaşması
- Lozan Antlaşması (1923), Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda bağımsızlığını kazandığını ilan eden bir belgedir. TBMM, bu antlaşma ile Türk milletinin bağımsızlık sınırlarını dünya devletlerine kabul ettirmiştir.
- Meclis, sadece iç işleri değil, dış ilişkiler ve dış politika konusunda da kararlar alarak, Türkiye’nin egemenliğini tanıtan bir devlet kurmuştur.
Sonuç
Türkiye Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1920‘de açıldığında, yalnızca bir yasama organı değil, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini yöneten, egemenlik anlayışını uygulamaya koyan ve güçler birliği ilkesini benimseyen bir meclis olarak tarihe geçmiştir. Halk egemenliğini esas alarak kurulan bu meclis, Türk milletinin kararlılığı ve iradesiyle Kurtuluş Savaşı‘nı yönetti ve Türkiye Cumhuriyeti‘nin temellerini attı.
TBMM, demokratik ve çoğulcu yapısı, bağımsızlık mücadelesi ve hukuki düzeni ile Türkiye’nin geleceğini şekillendiren önemli bir kurum oldu ve bu özellikler, bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini oluşturdu.