Mükemmeliyetçilik: Öğrenciler Üzerindeki Gizli Baskı

Günümüz eğitim sistemi, başarıyı genellikle notlar ve sınav sonuçlarıyla ölçerken, öğrenciler üzerinde görünmeyen ama derin etkiler bırakan bir baskı türü giderek yaygınlaşıyor: mükemmeliyetçilik. Her şeyi kusursuz yapma arzusu, çoğu zaman yüksek hedeflerle değil, hata yapma korkusuyla besleniyor. Bu durum, öğrencilerin sadece akademik değil, psikolojik sağlığını da ciddi şekilde etkileyebiliyor.

Mükemmeliyetçi öğrenciler genellikle kendilerinden hep daha fazlasını bekler. Aldıkları 90 puanı yeterli görmeyip, kalan 10 puanın neden kaçtığını sorgularlar. Hata yapmaktan korktukları için yeni şeyler denemekten çekinebilir, risk almaktan uzak durabilirler. Bu durum, öğrenme sürecini desteklemek yerine, kısıtlayıcı bir hale getirebilir.

Not odaklılık da bu baskının önemli bir parçasıdır. Öğrenciler çoğu zaman bilgiyi gerçekten öğrenmekten çok, yüksek not almak için çabalar. Bu yaklaşım uzun vadede öğrenmeye olan iç motivasyonu zayıflatır. Dahası, başarısızlık yaşandığında yaşanan hayal kırıklığı, özgüven kaybına ve depresif duygulara yol açabilir.

Psikolojik rehberlik, bu noktada çok önemli bir rol oynar. Öğrencilere başarıyı sadece notlarla değil; çaba, gelişim ve öğrenme süreciyle de tanımlamayı öğretmek gerekir. Hataların gelişimin doğal bir parçası olduğunu kabul etmek, mükemmeliyetçiliğin katı yapısını yumuşatabilir. Ayrıca, duygularla sağlıklı başa çıkma becerileri kazandırmak, öğrencilerin daha dengeli ve huzurlu bir akademik yaşam sürmelerine katkı sağlar.

Sonuç olarak, mükemmeliyetçilik dışarıdan bakıldığında motive edici gibi görünse de, aslında öğrencilerin ruhsal dünyasında görünmeyen çatlaklar oluşturabilir. Bu nedenle hem ailelerin hem de eğitimcilerin başarıya dair bakış açılarını yeniden gözden geçirmeleri; öğrencileri hata yapmaktan korkmayan, merak eden ve öğrenmekten keyif alan bireyler olarak yetiştirmeleri büyük önem taşır.